mercredi 11 mars 2009

Erzurum Ermeni Sanasaryan okulu, Erzurum Kongresi ve Ötesi

ԷՐԶՐՈՒՄ Սանասարյան վարժարան և ԷՐԶՐՈՒՄԻ Գոնկրէ
Erzurum Kongresi - Sanasaryan Ermeni Okulu
armenian on web, 20.02.2009
Arda S./Hocasaryan


Tarihi topraklarda Ermeniler, Ardahan’dan Edirne’ye, Hemşin’den Giligya’ya varlıklarını sürdürmüş ve sürdürmektedirler … Oysaki bu sınırlar dahilinde varlikları bilinçli olarak silinmek istenmiş ve görmemezlikten gelinerek asırlık tarihleri başka milletler tarihlerine atfedilmektedir. Ermenilerin kiliseleri, okulları, evleri, mahalleleri zaman aşımına uğratılmak istenmektedir. Bugün, gelinen nokta ise, hernekadar tarihi yapıları yıkılmış, kiliseleri camiye dönüştürülmüş, mahalleleri yok olmuşsa da, Türkiye’deki Ermeni kültürü, varlığı yok edilememiş, sessiz fakat « ötekisiz » varlıklarını sürdürmektedirler. Bu varlık « es » geçilememektedir.

Bu yazının, günümüzün Türkiye’si için temeli taşlarından sayılan Erzurum Kongresi hattında Ermenilerin varlığı ve bu devrede Osmanlı hükümetinin takındığı tavır, belgeler ışığında açıklamaya çalışmaktır. Başvurulan kaynaklar « Dip notlarda » bulunmaktadır. Fotograflar ise « Link » adlarıyla anılmışlardır.


Okul binası - Foto : Kent Haber

Erzurum Kongresi

Osmanlı Imparatorluğu’nun Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişinde büyük önem taşıyan kongrelerinden Erzurum Kongresi, « herhangi » bir okulda değil, Erzurum’da Ermeni Sanasaryan Okulu’nda (Սանասարյան վարժարան) yapılmıştır. [1] Saklanmak istemesinde bir neden olsa gerek … Sürekli kırım ve resmi-gayri tehcirler sonucu sadece, Istanbul’da 1861 tarihinde kapatılan bini aşkın okullardan Cemaran öğrencilerinin yarısından çoğunun Anadolu kaynağına dayanması bir tesadüf değildir. [2] 19. cu yüzyıl sonunda yapılan bir istatikten çıkarılan sonuç, Anadolu’nun 57 vilayetinde Cemiyet ve Kiliselere aiti okullarda 100 bini aşkın Ermeni öğrencisi olduğu anlaşılmıştır. Bu da, Ermeni varlığının, Osmanlı Devleti içinde ne dereceye kadar eğitim ve kültür yönünden teşkilâtlandığını ortaya koymaktadır.

Sanasaryan Ermeni Okulu - Foto : Frmacil

« Outing » Yayınlarının özel muhabiri Lenz’in « Dûnya Turu » adlı seyahatnamesinde Sanasaryan Okulu için şöyle yazmıştır : « Serbest görüşlü Ermeni tüccar tarafından kurulan Sanasarjan Koleji çok ilginç. Ince ve iyi kaliteli yapılı binaları eğitime çok elverişli, kullanılan malzemeler ise yen ive tam donanımlıdır. Almanya ve Ingiltere’de yetişen üç idarecisi sayesinde eğitim ve öğretim yüksek seviyelidir. Eğitim 9 yıldır. 120 öğrenci üniformalıdır ve aralarında sınıf farkı gözetilmez. Ermenistan’ın bu seçkin ve aydın yeri olan bu kolejden şaheserler beklenir. »

1924-1925 Tebrik kartı - Foto : Svgengin Blog

Yabancı devletler politikası, yıpranmakta olan Osmanlı Devleti ve Doğuda Rus savaşları sonucu Atatürk kendini Anadolu’da bulmuştur. 3 Temmuz 1919 ‘da Erzurum’a gelince kendisini gönderen Padişah Vahdettin’e askerlikten çekildiğini ve « sine_i millet’e » döndüğünü bildirmişti. Erzurum’da büyük bir Kongre’nin hazırlıklarına girdi ve kısa bir süre sonra, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi, Kavaf Mahallesindeki « eski bir idadiye okulunda » açıldı.

Okul binası - Foto : Svgengin Blog

Erzurum Sanasaryan Ermeni Okulu (Sanasaryan Varjaran -Սանասարյան վարժարան

Bu « eski bir idadiye okulu » Anadolu Umum Islahat Müfettişi Şakir Paşa’nın da yazdığı gibi « .. birinci derece ehemmiyetli Rusya’lı bir Ermeni vasıtasıyla Erzurum’da tesis olunan Ermeni Sanasaryan mektebi … » dir. [3] 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarından sonra Gayrı Müslim okullarına mali destek verilmemesi sonucu Mıgırdıç Sanasaryan, üç sene bekledikten sonra kendi malî olanaklarıyla 1881’de bu okulun kurulmasını sağlamıştı. Bu lise aynı zamanda bir öğretmen okulu işlevini de görmekte olup buradan mezun olanlar Erzurum ve çevresindeki Ermeni okullarında öğretmenlik yapıyorlardı. Sansaryan Lisesi öğrencilerinin büyük bir kısmı fakir ailelerden geliyor ve bursla okuyorlardı. Sansaryan Yatılı Lisesi’ne bağlı bir de Sansaryan Sanayi Mektebi vardı. Sansaryan Lisesi öğretim kadrosunun büyük bir kısmı Almanya’da ve Ingiltere’de eğitim görmüştü. Lynch’ın yaptığı gözlemlere göre bu okullar Erzurum Ermeni cemaati’nin sıkı bir denetimi altındaydı. [4][/size]

Idareciler - Foto: Facebook

Idareciler - Foto: Facebook

Kongreden sonra 1920-1921 yıllarında Sanat Okulu, 1922-1923 yıllarında Sultani (lise), 1924 [*] yılında da Ilkokul olarak kullanılmış, aynı yılın sonunda, çıkan bir yanginla ahşap bölümleri tamamen yanmış, yapılan eklerle onarılmıştır. Erzurum ili özel idaresi, yanan okulun yerine, yeni bir okul yaptırmış, 1926-1927 ders yılı başında (Gazi Ilkokul) adıyla hizmete açılmıştır. Daha sonra okul, 1940 yılında (Atatürk Yapı Sanat Okulu) olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Anadolu GÜzel Sanaatler Lisesi (Kongre binası-Sanasaryan Lisesi) - Foto : Svgengin Blog

1960 yılında okulun ikinci katındaki bir salon Atatürk ve Erzurum Kongresi Müzesi olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır. Müzede 53 delegenin adları, tutanaklar, yazışmalar, beyanname ve telgraflar teşhir edilmektedir. [5] Onuncu yıl Nutku’nun el yazısı ile fotokopisi de mevcuttur. Tayyip Erdoğan Hükümetinin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ü anımsatan, zamanın Harbiye Nazırı Cemal Paşa’nın şu yazısını okumak mümkündür. “Özlük Işleri Müdürlüğü gibi en önemli görev bir Ermeni elinde bulunduruluyor. Memleketin geleceğini garantiye alacak tek kuvvetin milli birlik olduğu ve bunun da ancak milli teşkilatın devam ettirebileceği bilinmektedir … “ [6]
Atatürk Erzurum Kongresini şu dua ile bitirmiştir:


Kongrenin takdis edilişi - Foto: Gürbüz Net

“… En son olarak niyazım şudur ki, Cenabı vâhib-ül amâl hazretleri (dileklerimizin sağlayıcısı Yüce Tanrı) habi-i erkemi (sevgili Peygamber) hürmetine, bu mübarek vatanın sahip ve savunucusu ve diyânet-i celile-i ahmediyenin (kutsal Müslüman dinin) kiyamet gününe kadar ve büyük saltanat ve hilafet makamını korusun ve mukaddesatımızı düşünmekle görevli olan heyetimizi muvaffak buyursun… Âmin…” [7]

Ermeni Cemaati

Cemaatin varlıklı mensupları modern okullar kurulması konusunda ciddî maddî katkılarda bulundular. Rus Ermenisi ve zengin bir iş adamı olan Mıgırdiç Sanasaryan’ın finansal desteği ile Erzurum, Van ve Mamuretülaziz’de okullar açıldı. Amaç,laik ve modern bir okul ağının kurulmasıydı. Bu okullar Miatsial Enkerutiun Hayots (General Union of Armenian School) adlı bir kuruluş tarafından merkezlendirilip idare ediliyordu. [8] Açılan okullar 1869 tarihli Maarif-i Umûmiye Nizamnamesinin 129. maddesine göre “milet-i gayri müslim ve ecnebiye tarafından müsaade-i mahsusuna kabilinden olarak mektep tesis küşadı fermân-ı âlî istihsaline” bağlıydılar. [9] Maarif-i Umumiye Nizamnamesi maddeye göre Gayrı Müslim ve yabancı mekteplerde öğretmenlerin istihdam edilebilmeleri için Maarif Nezareti’nden veya vilayet Maarif Müdürlüğü’nden şehadetnâme almaları gerekiyordu. Ayrıca yeni açılacak bir Gayrı Müslim okulunda uygulanan müfredatta ve okutulacak ders kitaplarında Osmanlı devletinin siyasetine veya umumi ahlaka aykırı derslerin ve bilgilerin olmadığına dair Maarif Nezareti veya Vilayet Maarif Müdürlüğü’nün rapor vermesi gerekiyordu. Söz konusu denetimler yapıldıktan sonra Maarif Nezareti bir ruhsat-ı resmiye vererek okulun faaliyetine izin verilmekteydi. Bundan ayrı olarak 1869 tarihli nizamname Gayrı Müslim eğitimine ciddî anlamda bir devlet ilgisini de göstermekteydi. Nizamnamenin 18-26. Maddelerinde vurgulandığı üzere Maarif Nezareti eliyle Gayrı Müslim cemaatleri için ibtidâî ve rüşdiye seviyelerinde okullar açılacaktı. Âşikârdır ki bu proje o yılların Osmanlıcılık siyasetinin bir yansımasıydı. [10]

“Kurulan cemiyetlerin bir amacı yerel Ermeni eğtimini geliştirmek ve modernleştirmek ve diğer bir amacı da esas olarak Türkçe veya Kürtçe konuşan Ermeniler arasında Ermeni dilini yaygınlaştırmaktı.” [11] Oysa, gayrı müslim cemaatin servetini çekemeyenler okulların bir nifak yuvası suçlamalarında bulundular. Şakir Paşa, azınlıkların Anadolu’da ticaret ve sanayii tamamen ellerine geçirmeleri tehlikesine karşı teftiş raporunda bunu açıkca belli etmektedir:

«... Mekâtibin esas teşkili memleketin ve hükûmet-i seniyenin menâfiinin gayri bir maksada (bu okulların asıl kuruluş nedeni memleketin ve hükümetin çıkarlarına aykırı bir amaca) müstenit bulunmasiyle, teessüslerinden beri vücûda getirdikleri hizmet her sınıf tebaa beynindeki (arasındaki) sükûn ve rahatı ve tâbi ile met-bû arasındaki hemîşe (daima) vücudu muktazi (varlığı gerekli) ir-tibat-ı mâneviyi ihlâl etmeğe münhasır olup bu suretle, teb'a-i gayri müslime efradında müstahsil-i fikr-i mefsedet, sunuf-u tebaa beyninde emniyetsizlik ve düşmanlık husulüne bittabi hizmet ettiğinden hüsn-ü âmiziş ve ülfet ile mükellef anâsır (iyi ve dostça geçinmeye mecbur unsurlar) arasında günden güne artmakta olan ıbey-nûnet ve muâdâtm (anlaşmazlık ve düşmanlığın) ve zımnmdaki tefrikanın netâyic-i elîme ve müessifesi hissolunmakta, ve mekâtib-i mezkûrede tahsil olunan maarif ve sanaat hasebiyle teb'a-i gayri müslimenin servet ve ticaret-i memleketi kendilerine hasredebilmek yolunu tutmuş olmaları ahâli-i islâmiyenin muhâsedesini daî olup (çekememesine sebep olmakta), zaten hasıl olan ıbeynûnet ve tefrika bu kaziyeden dolayı saat be saat müzdât (her saat artmakta) ... olmakta idüğüne binaen bilâhare bu hâlin her bir tedbir ve çare fevkinde vahîm neticeleri intaç edebilmesi ihtimali gereği gibi kuvvetleşmekte bulunduğu âsâr-ı zahireye ve ahvâl-i cariyeye atf-ı nazar olunduğunda istidlal edilmekte zahmet çekilmez». [12]

Tanzimat karşıtcılarının ve Berlin Andlaşması karşıtlarının haliyet-i ruhiyesi bu olsa gerek. Çoğulcu sayılabilecek Osmancılık projesine karşı Islamcılık uygulamaları kuvvet kazanıyordu. Taşralı Ermeniler ise bedel vergisinden, 61. Madde ile Çerkez ve Kürt saldırılarılarından kendilerini korumaya çalışmak isterken Istanbul’dakiler Osmanlı ile ittifak kurma çabasındaydı.


Görüntü - Foto: Facebook


Ermeni Okullarının Cemaatin imkânlarıyla kuruluşu bir bakıma devlete karşı bağımsızlık yaratacağından, Abdülhamid rejimi bunu önlemek ve bağımlı kılmak amacıyla bu okulları sıkı bir polis ve müfettiş denetimi altına soktu. Özellikle Diyarbakır, Erzurum, Mamuretülaziz, Sivas ve Van vilayetlerinde Maarif Müdürlükleri kuruldu. “Maârif ezâret-i Celîlesine [:] Van'da bulunan Ermeni milletinin zükûr ve inâs etfâline mahsûs olmak üzere üç bâb rüşdiye mektebi küşâdı içün muallim ve hademesinin tavzîfi Ermeni marhasası tarafindan istida olunmuş ise de cemâate mahsûs mekteblerin kâffe-i masârifâtının cânib-i maârifden tesviyesi mesbuk olmadığından bahisle işitildiği hâlin emsâli vechile mekâtib-i mezkûreye şimdi ikişer yüz guruş maâşla birer Türkce muallimi tayini kabil olacağına dâir ezâret-i Celîlelerinin makamından vukubulan işâr üzerine Şûrâ-yı Devletden tanzîm olunub Meclis-i Mahsûs idrâkı meyânında kalmış olan tezkere leffen irsâl-ı seviyy-i vâlâları kılınub târîh-i mazbataya nazaran aradan üç sene geçmiş olduğundan şimdilik dilekçe-i mahallince işbu mektebin küşâd edilmiş olması melhûz bulunduğundan bu bâbda mahalliyle bilmuhâbere anlaşılacak hâle göre icâbının ilâveten mütâlea edilmekliğinin işârına himmet buyurulması siyâkında tezkere”. [13] Bu uygulamalarla artık Osmanlı idaresi Ermeni okullarına nefes aldırmaz oldu: yasaklı önlemler devri başladı.

Ermeni ahalinin toplattırıldıkları hapishane

Ermeni eğitimine esas ağır darbeyi vuran önlemler dizisi ise ders kitaplarının büyük bir kısmının yasaklanmasıyla ilgiliydi, ki bunlar edebiyat, tarih ve dinsel konuları içeriyordu. Lynch’ın 1890 civarlarında Van’daki Ermeni okullarında yaptığı gözleme göre o sıralarda henüz Viyana ve Venedik Mekitarist yayınevlerinde basılan Ermeni tarihi, edebiyatı ve dinine dair kitaplar serbestçe okutulabiliyordu. Bundan dört yıl sonra, yani 1894’te Lynch Erzurum’daki Sansaryan Yatılı Lisesi’ne uğradığında, burada Ermeni kilisesi tarihi gibi bir dersin ancak şifahi olarak işlenebildiğini görmüştür. Zira Ermeni cemaati tarihi ve Ermeni kilisesi tarihine dair ders kitapları Osmanlı idaresi tarafından yasaklanmıştı. [14] Dışarıdan ithal edilen ve üzerinde “Ermenistan”, “Ermenistan krallığı” türünden ibarelerin bulunduğu risalelerin, kitapların ve haritaların bundan böyle Osmanlı Imparatorluğu sınırlarına giremeyeceği bildirilmişti.
Bu yazıya göre bu tarz ibarelerin varlığı kesinlikle siyasal bir mesaj anlamına geliyordu ve dışarıdan gelen yabancı ders kitapları üzerinde sıkı bir gümrük kontrolü politikası güdülÿordu. "[Hâricden gelen kütüb ve resâilde Ermenistan ve Ermeni Kırallığı tabirâtı bulunan müellefât ve haritaların men-i duhûllerine dâir] : Maârif ezâret-i Celîlesine [:] Đşbu tezkere-i devletleri Meclis-i Mahsûs-i Vükelâda ledelmütâlea ötedenberü mütesâdif olan haritalarla müellefât-i kadîmeye mümanaat olunmayub fakat maksad-ı siyâsiye müstenid bu gibi tabirât-i gayr-ı münâsibeyi mutazammın müellefât-i cedîde tab ve neşrinin men’i ve hâricden gönderileceklerin dahî idhâl olunmaması lâzım geleceğinin taraf-ı devletlerine iş’ârı tezekkür ve tensîb kılınmış olmağla âna göre icâbının icrâsına himmet buyurulması siyâkında terkîm-i cevâb ibtidâr kılındı efendim." [15] Artık Osmanlı gümrüklerine gelen her bir yabancı kitabı teker teker ve sayfa be sayfa incelenecek, ilâveten okulda ders işlenirken ders kitapları haricinde sözel olarak uygunsuz telkinlerde bulunulup bulunulmadığı da denetilecekti. Öğretmen atamalarında da rejime sadakat dikkate alınacaktı.
Osmanlı devleti Ermeni Okullarını da denetleyebilmek için gene Ermenileri kullanmıştır. Örneğin, polise şûpheli belgeleri tercûme yapan Tigran Emircanyan gibi … [16]
Bu gerekçeler dahilinde, 1890’dan sonra Osmanlı memurlarının Ermeni okullarına âni baskınlar ve okul kapatmaları, tutuklamalar da başlamıştı.Öğretilen şarkıların bile okul kapatılmasına, müdür ve öğretmenlerin tutuklanmasına yetiyordu. [17]


Sanasaryan Okulu için tehlike çanları

Geriye kalan çan kulesi - Foto: SuperEvaRiders

Doğuda Osmanlı-Rus savaş hali, içeride Osmanlı-Almanya işbirliği, bölgelerdeki Ermenileri tedirgin etmekteydi. Ermeni Okul öğretmenlerinin Almanya’da eğitimi hoş karşılanırken, Rusya’da eğitilmekleri Osmanlı Devleti tarafından kaygıyla karşılanmaktaydı. Tehcir ve kırım ise günlük akçe olmuştu. Van’da Ermeni Cemiyeti tarafından hürmet gören Ischkhan ve Vramian’ın katli Ermeni ahaliyi tedirgin etmiş, olası bir toplu katliama karşı nefs-i müdafaa için halk silah tedarikine başlamıştı. Durumun Erzurum’a sıçrama olasılığını ise Almanya’nın Erzurum elçisi Scheubner-Richter, Istanbul’daki Büyük Elçliye (Wangenheim) bildirmektedir. [18]

Hristiyan olmalarına rağmen kuvvetli bir orduya sahip Almanya’nın Osmanlı dostu olması Ermenileri kararsız kılmakta, diğer taraftan da Rusya’da 1917 eşiği kıpırdamaları başgöstermişti. Almanya-Rusya düşmanlığı ise ortalığı tamamen karıştırmaktaydı. Hâl böyleyken Ermeni elitinden kurtulmak, Osmanlı rejiminin işine yarıyordu. Erzurum olası bir Rus işgaline açıktı.
Şehirde bulunan Osmanlı ordusu askerleri yerel Ermeni halkını her bakımdan rahatsız etmekte, Ermeni kız ve kadınlarını kaçırmakta, Ermeni evlerini her an didiklemede ve tutuklamalar yapmaktaydı. Elçi Scheubner-Richter, bu durumun yatışması için ordunun Erzurum’dan çekilmesinin yeterli olacağını yazmıştır.

Okulun kurucusu 1890 tarihinde öldü. Madalyalarla anılan Sanasaryan Tiflis’te toprağa verildi. Okul ise 1912’de Sivas’a nakledildi. Civardaki öğrencilerin eğitim görevini ise fransız jesüit ve amerikan misyoner okulları devr aldı. 1915’de ise Erzurum’un hem kıyım hem tehcir sonucu Ermenilerden boşalmış olduğundan Türk kuvvetleri tarafından yerle bir edildi. Bugün bir taş yığını olan okuldan sadece bir saat kulesi kalmıştır.

1916 yılında ise Rus ordusu Erzurum’u zapt etmiştir. Girdiklerinde ise karşılaştıkları manzara “insanlığın tahmininden” de öteye gidiyordu:
Ermenistan’ın Hristiyan halkı türk baskısı altında asırlarca var olma mücadelesini sürdürdü. Türkler, bu savaş esnasında çok yüksek bir mertebede masum, silahsız olan Ermeni halkına karşı modern dünya tarihinde eşine rastlanmayan en gaddar işgence ve katliamını uygulamıştır. Rus ordusu şehre girince, bu iğrenç dellillerle karşılaştı : Türk ordusu yenik olarak şehiri terk ederken kinlerinden ortalığı ateşe vermişler. Yol boyunca, katliamdan kurtulabilen, genç kızların, kadınların çocukların öldürülüşlerinin görgü tanıklığını yapanlar,aynı zamanda esir olarak satıldıklarını da dile getirmişlerdir. Bir papaz ise, bozgunu kabul etmiyen Türk ordularının Muş vilayetinde Ermenilere karşı yapılan katliamı dile getiriyordu. Orada, gözleri önünde 13 bin Ermeninin katlini, kendisi ile beraber diğer bir papazın ve iki yüz Ermeninin çiftliğe götürülüşünü ve canlı canlı olarak yakıldığını 200 bin Ermeninin bölgede Türkler tarafından ödürüldüğünü anlatıyordu. Bütün bu anlatımlar sonucu Hristiyanların topyekûn korkunç katlini açıklamak için kelimeler yetersiz kalıyordu.” (yaptığım tercüme) [20]


Bir rusça kitap sayfasından - Foto: Bir Rus kitap sayfasından

Ermeni Sanasaryan Varjaran’ının içinde bulunduğu güvensizlik durumunu hakkında bilgi ise alttaki tercümemden anlaşılabilir:
“Küçük Asya Türkiye'sinin Ermeni nüfusu, Avrupa diplomasisinin amacı hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Ermeni halkı, Liberal Parti üyelerinin Britanya Meclisin (1) önünde yaptıkları insani söylemleri veya diğer Ingiltere ve Fransa Ermeni Dernekleri tarafından düzenlenen gösterilerde, haklı davasına bir destek, Berlin Kongresi hükümlerini uygulamakla yükümlü olan Osmanlı hükümetine karşı, Ermeni illerinde reformların yürürlüğe girmesi için bir meydan okuyuş olarak görüyordu. Giderek uzlaşmazlığını sürdüren Bab-ı Ali, baskı politikasını devam etmek, erken silahlı eyleme geçmek için, gizli örgütleri sözde silahlı ayaklanma girişimlerini durduma için eyleme yönlendiriyordu. Bu politika 18 Haziran 1890’deki operasyonla yansıtılmıştır. O gün, Erzurum Vilayetinin yetkilileri, kentin Ermeni Katedraline ve Sanasaryan (2) lisesine bir arama gerçekleştirmek isterler. Bu yaptırımın sonucundan emin olmayan Erzurum’un on yıllık valisi Samih Paşa, Bab-ı Ali’nin direktiflerini uygulamayı red etmekle beraber Yıldız Sarayı’ndan aldığı acil bir telgrafla boyun eğer. Ancak, Istanbul’dan (3) gelen emrin uygulanışı esnasında, polis ve askerlerin emri yerine getirdiklerinde olay yerinde olmayı şart koşar. Fakat aramalar sonunuçsuz kalınca, Osmanlı Dışişleri Bakanı Said Paşa, Batıda görevli bulunuan Osmanlı Buyükelçilerine bir telgraf yollayarak bu girişimi kınar. O, devlet yetkililerinin « yalan bir ihbar » (4) üzerine bu girişimi gerçeklendirdiklerini kabul etmiştir. Ancak kanuni olmayan tutuklamalarla (5) kentte sayısız Ermeni hapse atılmışlardır. Türk yetkililerinin bu derapajı sonucu Trabzon Hntchak Partisi merkezi kurulu, 27 Temmuz 1890’da, bir Kurban Bayramı (6) gününde, Istanbul’da bir gösteri tertipler. Protesto amacı :
1) Küçük Asya Türkiye’sindeki hemdindar rahiplerinin acıları karşısında Patrik Aşıkyan’ın başarısızlığını, duyarsızlığını
2) Büyük Güçlerin 1878’de Berlin’de vaat ettiklerini hatırlatmak ve reformların Ermeni eyaletlerinde gerçekleşmesinin izlenmesi.
Bu gösteri kana boğulur. Birçok Ermeni orada ölür ve birçok kişi tutuklanır. Olayla ilgilenmesi gereken hiçbir Büyük Güç Ermeniler lehine (7) tedbir almaz. Hnçak girişimi başarısızlıkla sonuçlanır. “ [21]
Bu baskın hakkında çeşitli türk site ve forumlarında ve de kitaplarda “Köpek Boğos” hikâyesini okumak mümkündür. Fakat hiçbiri yukardaki olaya değinmemiştir. [22]


Erzurum’dan Ermenilere sadece Tarihi kalmıştır ...

Okuldan geriye kalan bir cephe görüntüsü - Foto: Ani Tour

Dünyanin en eski uyagarlıklarından birini kurmus ve din olarak Hristiyanlığı topluca kabul etmis ilk ulus, kültürlerine son derece bağlı olan Ermenilerin Erzurum’daki Sanasaryan okulu, Atatürk’e, sadrazam Damat Ferit Paşa tarafından isyan olarak nitelendirilen Kongre’ye, “salon” olmuştur. Tabii ki Sanasaryan Varjaran’ı taşınmış, bina değişikliğe uğramış, 1915 soykırımında kısmen yıkılmış, geriye bir “Çan kulesi” kalmıştır. [23]

Kongrede alınan kararlardan biri ise bugün ne derece yürürlükte olduğu düşündürücüdür:
“5- Hristiyan ahaliye siyasi hâkimiyet ve toplum dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez.”
“Tarihi yazmak kadar yapmak da önemlidir (Atatürk) .” Işte tarihi yaparken alınan yöntem ... “Öbürü” ile var olmaya çalışan, ırkçılıktan başka yol seçemez”. Keşke Tarihten ders alınıp “Öbürünü” sevmeye başlayabilseydik ve de başarabilsek . ..
( A. S./H )



Dip notlar ve kaynaklar:
[*] 1924 yılında Atatürk, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu ile Yabancı Okulları Milli Eğitim Bakanlığına bağlamıştır. Buyangında bütün Erzurum Merkezi ve Köylerinin Nüfus Kütük Defterlerinin yanmıştır. Kaynak “Atam Gov.
[1] Osman Köker, « 100 yıl önce Türkiye'de Ermeniler »
[2] Osman Ergin, « Türkiye Maârif Tarihi »
[3] Dr. Yahya Akyüz, « Abdülhamit devrinde Protestan Okulları ile ilgili original iki belge » (Başbakanlık Devlet Arşiv)
[4] H.F.B.Lynch: Armenia, Travels and Studies.Vol.II: The Turkish Provinces (London; New York:Longmans, 1901), 9, 26, 165.
[5] Atatürk Net, Kenthaber « 23 Temmuz Kongre Salonu Müzesi
[6] Nutuk, A.g ;e ; I, 197. (s. 174)
[7] Gürbüz Net
[8] Elisabeth Özdalga, “Late Ottoman Society” p.272
[9] Maarif Nazırı Zühtü Paşa, “Defter
[10] Somel, Grundschulwesen, 34, 36
[11] Selçuk Akşin Somel (Sabancı Üniversitesi), “Osmanlı Ermenilerinde Kültür Modernleşmesi, Cemaat Okulları ve Abdülhamid Rejimi
[12] Anadolu Umum Islahat Müfettişi Şakir Paşanın 4 Kânunuevvel 314 (1898) de Amasya'dan yine Mabeyn-i Hümâyun Baş Kitabeti'ne gönderdiği bir Lâyiha’dan
[13] Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Ayniyat Defteri (AD) No.1419, s.46 (27 Şaban 1297/4 Ağustos 1880).
[14] H.F.B.Lynch: Armenia, Travels and Studies.Vol.II: The Turkish Provinces (London; New York:
Longmans, 1901), 97; Selçuk Akşin Somel (Sabancı Üniversitesi) «Osmanlı Ermenilerinde Kültür Modernleşmesi, Cemaat Okulları ve Abdülhamid Rejimi »
[15] BOA AD No.1422, s.419 [19 Zilhicce 1308/4 Eylül 1890].
[16] Mesrob K.Krikorian: Armenians in the Service of the Ottoman Empire, 1860-1908 (London; Boston: Routledge & Kegan Paul, 1977), 38.
[17] Ilknur Polat Haydaroğlu : Osmanlı Imparatorluğunda Yabancı Okullar (Ankara : Ocak Yayınları, 1993), 21-22.
[18] Scheubner-Richter, 15 Mayıs, 1915, DE / PA-AA / Ambassade de Constantinople / Vol. 168
[19-1] Devlet arşivi, 1330.Ca.15 ; DH.ID 30-1/71
[19-2] Devlet arşivi, 1330.Za.25 ; DH. ID 139/6
[20] F. A. McKenzie, 'The Renewed Russian Offensive and the Fall of Erzerum'
[21] Imprescriptible, tome1, trebizonde
(1) - Notamment Bryce, Stevenson, Schwann, Leveson-Gower, etc., tous membres du Parlement britannique: cf The Parliamentary Debates, 3e série, vol. CCCXXXIX, pp. 1140-1142, 1346-1347.
(2) - / A. Gidour, 1887-1963 [Histoire du Parti S[ocial] D[émocrate] Hentchak, 1887-1963], I, Beyrouth 1962, p. 52.
(3) - AMAE.,CPC, Erzeroum, VII, le consul de France G. Vigoureux à Ribot, Erzeroum le 20 juin 1890, n° 13.
(4) - Blue Book, Turkey, n° 1 (1890/1891), p. 50.
(5) - Ce fait bien établi est de nos jours complètement dénaturé par certains historiens, comme le fit en son temps le gouvernement jeune-turc, pour justifier les assassinats et l'arrestation arbitraire d'Arméniens d'Erzeroum durant l'été 1890: cf. Ermeni komitelerinin âmâl-i ve harekât-i ihtilâliyyesi ilân-i Meşrutiyetten evvel ve sonra [Aspirations et agitations révolutionnaires des comités arméniens avant et après la promulgation de la Constitution], Istanbul année de l'Hégire 1332 [1916], pp. 12-14; Enver Z. Karal, op. cit., VIII, p. 137; Yusuf H. Bayur, op. cit., I/1, p. 66; Kâmuran Gürün, Le Dossier arménien, Paris 1983, pp. 169-170.
(6) - Fête religieuse musulmane.
(7) - Sur l'attitude des grandes puissances pendant les événements de 1890 à Constantinople, cf. Arthur Beylerian, «L'impérialisme et le mouvement national arménien (1885-1890)», Relations internationales 3 (1975), pp. 42-46.
[22] - Esat Uras, « Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Istanbul, 1987, pp. 458-459 »
- Zeynep Cumhur Iskefiyeli, Ermeni araştırmaları, Sayı 19, Sonbahar 2005, « Ermenilerin ilk Büyük Ayaklanması, Erzurum Olayı (1890) »
[23] Sabah, 13 Haziran 2008


Foto: First World War

Aucun commentaire: