Türkiye çelişkiler memleketi: Doğu’su, Batı’sı, Kuzey’i-Güney’i, zengini, fakir-fıkarası, gece kondusu – tatil köyleri, Hristiyan’ı Müslümanı …
Ermeniler bu çelişkilerin vazgeçilmez bir parçası. « Varlıkları Türkiye için bir armağan » yoklukları ise … bunu hiç düşünmek istemem …
Bugün sayıları çok azalmış olsa bile hepsi birer « nar tanesi ».
Günün koşulları nedeniyle uyum sağlamak, geçimlerini sağlayabilmek için meslek değirmeler sık görünen vakalar. Hele bir de « Ermeni dölü », « vatan haini » gibi laflarla etiketlenirseniz yapabileceğiniz tek şey sinenize çekip doğduğunuz, atalarınızın topraklarının kokusunu alabilmek için su olup çatlağınızı bekler ya da « memnun değilseniz çekip gidersiniz ».
Neden mi bunları yazdım ? Ermeni olmasa bile « Kardeşim » diyebileceğim değerli bir dostumun bana şayet « bir gün yolun düşerse ziyaret » et dediği bir mekân, mey-hane dememek için : « Son Vapur ».
Beşiktaş-Ortaköy’de olan bu restoran, adından da anlaşılabileceği gibi son vapur yolcularının uğrak yeri, … olabieceği gibi geride kalan bir « cemaat »’ın beklediği son ulaşım yeri, aracı olmasın ?
Aslında Arakel’in meyhanesi bilinen klasik meyhanelerden çok farklıylış. Sabah vakti yolunuz düşecek olursa kahvalti edebiliyor hele televizyonda bir maç varsa restoran’ın büyük ekranında seyredebiliyormuşsunuz.
Şefin hazırkadığı mezelerini, levrek marinasını, hardallı patlıcanını, sigara böreğini, pazılı somon sarmasını, arnavut ciğerini yemek kadar Rum ve Ermeni müziğiyle dinlemek de misafirleri çooook uzaklara sürüklüyormuş … Lokantanın taze balıkları, donanımı Ege sahilini hatırlatıyormuş !
Bizim Teknik Üniversiteli Arakel’i son zamanlarda bir telaş almış … Iki gün sonra başlıyacak Kurban Bayramı’nın ilk gününde, yani 5 Aralıkta Beyoğlu, Istiklâl Caddesinde üçüncu yeni bir şubesini açıyormuş, işte ilgilenenlere adresi :
SON VAPUR
Beyoğlu,İstiklal cad. Rumeli hanın avlusu
Tel:0212 2447390
Gsm:0538 4155700
Ama gelin şimdi biraz da ikincisinden bahsedelim. Yeri Büyükada … adalardan (Burgaz, Kınalıada, Heybeli …) oluşan ilçenin merkezi …
Aslında, “İstanbul çevresindeki Marmara adalarına eskiden Prens Adaları denirdi. İmparator 2. Justinianus Kuropalatis MS. 569’da adada bir saray ve manastır yaptırdığı için bu adla anılmış. Daha sonra prenslerin sürgün yeri olmuş. Adaların bir diğer adı da Papadonissia, yani Papaz Adaları idi. Manastırların çokluğu ve keşişlerin inzivaya çekilmek üzere adalara gitmelerinden geliyor bu ad da. Günümüze daha yakın zamanlarda ise adalar azınlıkların yerleştiği yerler oldu. En yakın zamanlarda da Güneydoğu’dan gelen Süryaniler buralara yerleştiler. »
Işte « günümüze daha yakın zamanlarda” lokantanın sahibi Arakel 1974 yılında Kınalı adada merhum Hrant Dink ile tanışmış, ve bakın o zamanki hatıralarını ve en son “olay”’ ı nasıl anlatıyor:
"Hrantı Kınalıada'da 1974 yılında tanıdım...birlikte futbol oynuyorduk ... ortak noktalarımızı keşfettikce dostluğumuzda gelişti. Bazen sabahı bulan tartışmalar yaptığımız bir pasaj kapımız vardı … o pasajda da onlara ait bir fotografçı dükkanı..kararlı bir sosyalistti … müthiş çalışkandı..duygusaldı ama çok da akılcıydı...onun bu yönlerine hayrandım. Ortak diğer bir yanımız kimsesiz çocuklara olan ilgimizdi...bu konuda projelerden bahsederdik ... o gerçekleştirirdi. Hrantın varsa işin kolaydı..1987 yılında adadan ayrıldım ve bizde daha az görüşmeyebaşladık. En son görüşmemiz kendilerine ait "Beyaz adam" kitabevide oldu..katledilişinden 5,6 yıl önceydi..tesadüfen karşılaşmıştık...ortak bir arkadaşımız Adalar belediye başkanı olmuştu ... Coşkun ... Adalarda bir çocuk köyü için Coşkunu birlikte kıstıralım dedi..Onu bir daha hiç görmedim.
Şöyle vatanseverdi böyle yurtseverdi diyerek,halen azınlık kompleksiyle konuşanlar "yanlış adamı vurdunuz " vurgusu yapıyorlar …
Oysa biz bu topraklarda yetişen en yürekli en üretken sosyalistlerden birini,müthiş bir insanı kaybettik ... bari bunun farkında olalım."
Ve yıl 2008 …
“Yıl 1978,aylardan Temmuz... Kınalıadadayız ... züğürtüz .... hava çok sıcak ... saat 14 civarı ... Ben,rahmetli Halit ve Hayko ... karar verdik rakı içeceğiz ... adadaki manav Recep'i ve bakkal Hristo'yu (80'li yıllarda Beşiktaş ve Milli takımın kaptanlığını yapan sevgili arkadaşım Niko'nun babası) dolandırıp futbol sahasının hemen arkasındaki Familin gazinosuna gittik .... küçük bir rakı, biraz beyaz peynir ve Familin buzdolabından bizzat çaldığım bir Topatan kavunu ... hava çok sıcak ... rakı tam bitmek üzereyken imdadımıza Umut (Umut O.) ve Nubar yetiştiler ... masada bir büyük rakı daha var artık.
Adadaki Ermeni yetimleri kampında gönüllü mümessillik yapan Hrant isimli bir arkadaşım var ... o çıka geliyor ... Büyük rakı hala kapalı ... Saat 18'de oynayacakları Kınalıada Ermeni kampı-Kınalıada şöhretler karması futbol maçnda (adayı bilenler bu maçın Galatasaray-Fenerbahçe maçı tadında bir maç olduğunu bilirler … tirbünlerde oturacak yer bulunmaz) kendi takımlarından oynamamı teklif ediyor ... kafa hafif dumanlı ama hemen kabul edip yanımdaki Hayko'nun da çok yetenekli olduğunu söyleyip maç kadrosuna dahil ediyorum ... içmiş olduğum üç duble rakı bile Hrantın gözlerindeki sevinci görmemi engellemiyor ... öyle ya , maça iki saat kala yaptıkları iki büyük transferle şöhretler karmasını bu kez kesin yenecekler.
Saat 18 ... sahadayız ... büyük rakı gözlerime perde indirmiş sanki ... atılan ilk uzun topa koşuyorum ... derken başıma bir balyoz iniyor ... kendimden geçiyorum ... ayıldığımda tirbünde Haykonun yanında yerde yatmış buluyorum kendimi ... ne oldu bana? Halit , Nubar ve Famil kahkahalar atıyorlar... Lan sarhoş herifler ... koskoca sahada kafakafaya çarpışp bayıldınız ... diyorlar ... uzaktan bir ses ..."Rezil ettin ulan beni"... Hrant bağırıyor ... ben kaçıyorum ... o kovalıyor ... Halitin, Nubarın, Umutun kahkahaları halen kulaklarımda ....
Yıl 2008 ... Ocağın 19'u ...Umut, Ben ve Nubar ... Hrant'ın yanındayız ... yüzümüzde bir gülücük ... ağlıyoruz.”
…
Vallahi sizi bilmem ama ben “SON VAPUR” a binmeğe gidiyorum … (Arda S. öncesi HocaSaryan)
Lokantanın web tanıtım sayfasi:
SON VAPUR
Inscription à :
Publier les commentaires (Atom)
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire